Burdur'un Aziziye köyünden Hasan ve Havva Koçak çifti, yörük kültürünü yaşatmanın simgesi oldular. 84 yaşındaki Hasan ve 78 yaşındaki Havva Koçak, yörük kültürünü şehir şehir gezerek tanıtıyor ve bu mirası gelecek nesillere aktarmak için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Çiftin, yıllarca kıl çadırlarda geçirdikleri yayla hayatının izlerini taşıyan yaşamları, geleneksel kıyafetleri ve özverili çalışmaları takdir topluyor. Yörük kültürünü anlatan müzeleri ziyaret edip esinlenerek, kendi evlerinin bir odasını yörük müzesine dönüştürdüler. Bu odada, yıllardır kullandıkları eşyalar, kendi elleriyle ördükleri kıl çorapları ve otantik giysileri sergileniyor. Ziyaretçiler bu müze odasına büyük ilgi gösteriyor.

Yörük Hayatından İzler: Bir Ailenin Hikayesi

Hasan Bey, dedesinin 1880'li yıllarda Konya'nın Çumra ilçesinden Burdur'a göç ederek çobanlık yapmaya başladığını anlatıyor. Kendisinin de bir ardıç ağacının altında doğduğunu ve hayatının büyük bir bölümünün dağlarda geçtiğini vurguluyor. Çobanlık yaptığı yıllarda 350'ye yakın küçükbaş hayvanı güttüğünü belirtiyor. Askerliğini Çanakkale'de yapan Hasan Bey, askerlik dönüşünde Havva Hanım ile evlenmiş ve 60 yıldır birlikte yaşamlarını sürdürüyorlar. Bir süre Almanya'da çalışmak için gitmiş olsalar da, köye ve yörük kültürüne olan bağlılıkları onları tekrar Türkiye'ye döndürmüş. Köylerindeki imece usulü yardımlaşma ve takas ekonomisini hatırlatarak geçmişin güzel günlerini anlatıyorlar. Hayatlarının zorluklarına rağmen, şen şakrak ve birlik içinde geçtiklerini vurguluyorlar.

Yörük Kültürünün Yaşayan Temsilcileri

Havva Hanım, çocukluğunun babasının peşinde köy köy dolaşarak bakkalcılık yaparak geçtiğini anlatıyor. Halı dokumacılığı ve diğer geleneksel el işlerindeki ustalığını göstererek, eşinin Almanya'ya gitmesi sırasında çocuklarına bakarken, evin geçimini sağlamak için durmaksızın çalıştığını vurguluyor. Yıllarca süren bu yoğun çalışmanın ardından bile, yörük kültürünü yaşatmak için gösterdikleri çaba devam ediyor. Kendi elleriyle ördüğü yün çoraplar ve diğer el işleri, yörük kültürünün güzelliğini yansıtıyor. Havva Hanım'ın şiir yazmaya başlaması da ilginç bir hikaye: Eşinin Almanya'ya gitmesiyle başlayan hasret, onu şiir ve mani yazmaya yöneltmiş. Yazdığı şiirlerde yaşadığı her anın izlerini taşıyor. Hem yörük kültürünü sergilemek hem de yaşadıkları deneyimleri aktarmak için Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde ve Türkmenistan'da etkinliklere katıldıklarını söylüyorlar.

Yörük Müzesi: Geçmişten Geleceğe Köprü

Koçak çifti, Konya'da gördükleri bir yörük müzesinden esinlenerek, kendi evlerinin bir odasını müze haline getirdiler. Bu odada, geçmişten günümüze gelen yörük eşyaları, geleneksel giysiler ve el işleri sergileniyor. Bu müze, ziyaretçiler için yörük kültürünü yakından tanıma fırsatı sunuyor. Koçak çifti, geçmişi unutmanın geleceğe sahip olmayı engelleyeceğini vurgulayarak, yörük kültürünün gelecek nesillere aktarılması gerektiğini söylüyorlar. Kendi yaşamları ve özverili çalışmalarıyla, bu zengin mirası koruyor ve yaşatıyorlar. Geçmişin izlerini taşıyan bu müze, yörük kültürünün geleceğe uzanan bir köprü görevi görüyor. Geçmişi geleceğe bağlayan bu çaba, takdire şayan bir örnek oluşturuyor.